Nakkaşhane’mizin İkinci Programında TRT İstanbul Radyo Tiyatrosu’nu Ağırladık!

Nakkaşhane’mizin İkinci Programında TRT İstanbul Radyo Tiyatrosu’nu Ağırladık! post thumbnail

Nakkaşhane’mizde gerçekleştirdiğimiz ikinci buluşmamızda TRT İstanbul Radyo Tiyatrosu ekibinden yapımcılar ve efektörler olan Emre Buruşuk Bey, Nevin Yılmaz Hanım ve Ersin Temelli Bey’leri ağırladık. 

Samimi bir muhabbet havasında geçen buluşmamızda konuklarımız bize önce kısaca radyo tiyatroculuğunun tarihinden, bu mesleğin enlerinden ve kendilerinin nasıl bu alanla tanıştığından bahsettiler. Emre Bey bizlere kısaca radyo tiyatrosunun tarihini anlattı. Radyo tiyatrosunun, özellikle radyonun bir kitle iletişim aracı olarak başrolde olduğu günlerde ortaya çıktığını ve 1940’lı yıllarda başlayarak o zamanlar çok sevildiğine değindi. Aynı zamanda radyo tiyatrosunda hayal gücünün ucunun sınırsız olduğundan, dinlerken gözünüzün önünde düşlediğiniz gerçekliği canlandırabileceğimizden bahsederek sözlerine devam etti. 

Ardından Nevin Hanım’dan radyo tiyatroculuğunun inceliklerini dinledik. Kendisi bize bu alanla tanışma hikayesini, aslında önceden onun da böyle bir alanı bilmediğini ancak tanıştıktan sonra çok severek yaptığı işi haline geldiğini anlattı. Bir yapımcı olarak hikaye seçme süreçlerinden bahsetti. Her oyunu hazırlarken bir hikayenin peşine düştüklerini ve onu olabilecek en iyi şekilde dinleyicilere sunmaya çalıştıklarını anlattı bize. Hikayelerle o kadar haşır neşir oluyorlarmış ki, onları radyo tiyatrosuna dönüştürürken Nevin Hanım kimi zaman hikayelerdeki karakterlerle akraba gibi olduklarını söyledi. Hikaye seçimi tamamlandıktan sonra tiyatronun olabildiğince doğal hissettirmesi için çalışılıyor, bitmiş eser tekrar dinleyici gözüyle değerlendiriliyor. Ve tabi her oyunun ruhuna özel bir müzik bulunması için de ayrıca çalışılıyor. 

Söyleşimiz, konuklarımız hikayelerini anlatırken interaktif bir şekilde devam etti. Misafirlerimiz ara ara bizden gelen soruları yanıtlayarak birçoğumuzun yeni tanıştığı bu alanla ilgili merakımızı giderirken, radyo tiyatrosunun daha çok 30 yaş üstünde bilinirliği olduğunu ve eski dinleyicilerin hala radyo tiyatrosu dinlemeye devam ettiklerini söylediler. Radyo dramalarının ise 30 yaş üstünde sadık bir dinleyici kitlesi olduğuna değindiler. Fakat bununla yetinmeyip gençlere ulaşmak istediklerini, bunun için çalıştıklarını da söylediler. 

Misafirlerimiz radyo tiyatrosu alanında çalışmaları sürecinin kulaklarını terbiye ettiğinden ve sese hassasiyetlerinin arttığından, nasıl doğru Türkçe konuşulacağını, kültür-sanat alanında kendilerini sürekli yenileyerek geliştiklerinden bahsettiler. Ersin Bey bize radyo tiyatrosunda efektör olmanın inceliklerinden bahsederken kendini hala çırak olarak gördüğünün üzerinde durdu. Bir alanda ne kadar çalışsak da öğrenileceklerin ne kadar fazla olduğunu ve bu sınırsız öğrenmenin beraberinde bir mütevazilikle ne kadar kıymetli olacağını bir kez daha hissetmiş olduk bu cümleyle. 

Nakkaşhane’mizde ağırladığımız üç kıymetli konuğumuz çok keyifli, samimi ve ilham verici bir akşam geçirmemizi sağladılar. Mesleklerini bu denli severek yapmaları hem bize yeni bir alanı sevdirmiş hem de kendi mesleki geleceğimiz ile ilgili iham vermiş oldu. Mesleğini seven birinden o işin inceliklerini dinlemek insana gerçekten de ilham veriyor. Biz de konuklarımızı böyle bir zihinle dinledik ve hem yeni ve güzel bir alanla tanışmış hem de tekrar kendimize “Evet, ben de gelecekte işimin hakkını vermek, elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışmak, sevdiğim işi yapmak ve böyle ilham vermek istiyorum.” demiş olduk. Aynı zamanda konuklarımız bize birlikte çalıştıkları ekibin uyumundan ve uyumlu, samimi bir ekiple hiç yapılmaz denilen şeylerin dahi çok kolaylaşacağından bahsettiler. Ve böylece söyleşimizi tamamlamış olduk. 

Kategoriler: